23 Ocak 2017 Pazartesi

Bir Müslüman Evrimci Olabilir mi?

Yıl olmuş bilmem kaç, hala dünyaya nasıl geldiğimizi ve yeryüzüne nasıl dağıldığımızı bilmiyoruz. Hayır, leylek teoreminden bahsetmiyorum. İlk atalarımızın buraya nasıl geldiğinden bahsediyorum. Kimileri; 13,8 milyar yıl önce evren, 4,5 milyar yıl önce de dünya oluştu diyor. Kimileri bir tarihte uzaylılar tarafından bu ıssız gezegene bırakıldık diyor. Kimileriyse cennetten kovulduğumuzu ve cenneti yeniden hak edebilmek için buraya gönderildiğimizi söylüyor. Bu kadar fikir arasında kesin olan tek şey var: Buraya nasıl geldiğimizi kimse bilmiyor. 

Bilinen insanlık tarihi taş çatlasın 70 bin yıl. Bu 70 bin yılın ise belki 10 bin yılı hakkında 'biraz' fikrimiz var. 4,5 milyar yıl ile 70 bin yıl arasında muazzam bir zaman farkı var. O esnada neler oldu? Dünya nasıl bir yerdi? Arsalar kaçtan gidiyordu? Hepsi tahmin, hepsi teori, hepsi kuram. 70 bin yıl öncesi için bildiğimiz bir şey varsa o da şu: Buralar hep dutluktu. Sonra TOKİ geldi ve yaşam başladı. 😉

Dünyanın oluşumu ile ilgili en çarpıcı hesaplama ise bir İngiliz akademisyenden gelmiş. 17. yy'da yaşayan John Lightfoot üşenmemiş hesaplamış ve demiş ki: "Dünyamız milattan önce 4004 yılında, bir ekim sabahında, saat 09.00'da oluşmuştur. Günlerden de pazardır." Vallahi bunu demiş. Oysa o gün mesai olmaması lazım ve saat 9 çok erken... 😊

Laf çok uzadı. Taze bir kitaptan bahsedeceğim. Caner Taslaman'ın Bir Müslüman Evrimci Olabilir mi? isimli yeni kitabından. Kitap, 2017 Ocak basımı. Caner Hoca, yakından takip etmeye çalıştığım biri. Yakından dediğim fanatik bir Yozgat Spor taraftarı gibi kar kış demeden her deplasmana gidiyorum anlamında değil. Söz gelimi, kitaplarının tamamını okudum. You Tube kanalında ne var ne yok defalarca izledim. Katıldığı TV programlarının büyük bir kısmını izledim. (Zahide Yetiş dahil😋) Sosyal medyada paylaşımlarını "like" ediyorum, daha ne olsun? Galiba bir tek katıldığı panel, seminer vb. etkinliklerde bulunmadım. Şöyle uzaktan bakınca fena bir "fan'ı" sayılmam. 

Görüşlerini çok kıymetli bulduğum, tarzını ve duruşunu takdir ettiğim biri. Eğitimli biri olması, altı çizilecek bir akademik kariyer sahibi olması gibi etkenler ise fikirlerinin farklı dini/politik duruşu olan insanlar tarafından da dikkate alınmasını sağlıyor. Sağ olsun.

Türkçe'mizde "kitabın ortasından konuşmak" diye bir deyim var. Caner Hoca bu kitabında tam da bunu yapıyor. Kitap kavga sebebi olabilir, uyarmadı demeyin. Zira kitap, müslümanların görece hassas oldukları bir konuda ve hem nalına hem mıhına vuruyor. Hoca bu kez evrimden ve bir müslümanın bu konudaki duruşundan bahsediyor. 

Peşin peşin söyleyeyim: Hoca, bir müslümanın evrime inanabileceğini söylüyor. Göz bebeklerinizin büyüdüğünü görür gibiyim. Ama öyle, hoca gerçekten böyle düşünüyor. Kitabın çerçevesi çok net: "Evrime inanmak, İslam dini açısından bir sorun teşkil eder mi etmez mi?" "Bir müslüman hem evrime inanıp hem de müslüman kalabilir mi?" Öte yandan evrim teorisinin açmazları, evrime karşı görüşler nelerdir? vb konular, kitapta yok. Kitabın tüm gayesi, bir müslümanın evrime inanması mümkün mü sorusuna cevap aramak. Bu soruya cevap bulmak için; hem bilimsel, hem dini, hem de felsefi bir diyalektikten yola çıkılmış ve çok sistematik bir çalışma meydana gelmiş. Caner Hoca; bilimin, dinin ve felsefenin farklı hakikatleri olacağına inanan biri değil. Bu nedenle kitap bu üç bakışa da yer veriyor.

Hoca, evrim konusunun aslında biyoloji biliminin alanına girdiğini belirttikten sonra temel bir paradigma sorununa işaret ediyor. Dünyanın varoluşu ile ilgili ne biliyorsunuz? Kutsal kitaplarımız bize bu konuda ne anlatıyor? Bu konuda hadislerden, ayetlerden, menkıbelerden, tevatürlerden günümüze kadar gelen hangi bilgi var? Cevap: Bir şey yok. Kur'an bu konuda hiç bir bilgi vermiyor. Kur'an bir konuda bilgi vermiyorsa, hakikatin peşine düşmeli değil miyiz? Bu noktada kitaptan "Bir müslüman din adına neyi reddetmelidir?" sorusunun cevabını alıyoruz: Cevap şöyle: Eğer bir iddia Kur'an ile çelişiyorsa o iddia reddedilir. Konu, evrim teorisi gibi Kur'anda karşılığı olmayan ve hiç bir şekilde değinilmemiş bir konu ise bu noktada müslüman başka bir tavır belirler. Çünkü bu konu imani/itikadi bir mesele olmaktan çıkmıştır. Evrim de böyle bir konudur. Yani İslama göre; evrime inanmadığınız için imanlı bir mümin, inandığınız içinde ateist olmazsınız. Son tahlilde evrime olan bakışınız sizin Allah'a olan inancınızdan bağımsız bir durumdur. Bir de şunu aklımızdan çıkarmamalıyız: Evrim şu ana dek yaratılışı inkar etmemiştir. Hoca'ya göre durum bu kadar net. 

Hatta hoca, evrim hakkındaki bu ön yargılardan dolayı hakikatin iyice bulanıklaştığını ve yanlış çıkarımlarda bulunulduğunu söylüyor. Bu mesele etrafında oluşan kutuplaşmanın ise müslümanlara zarar verdiği kanısında. Çünkü evrim denilen bu teori, yalnızca bir iddia. Bir iddia, Kur'anla çelişmiyorsa bunda bir sorun aranmasına gerek yok. Kur'an Allah'ın canlıları yarattığını açıkça söylemektedir. Fakat bu yaratmanın nasıl olduğunu açıklamamıştır. Bu nedenle bir müslüman evrimci olabilir. Fakat bu, evrimci olmak zorundadır şeklinde algılanmamalıdır. Tuhaf gelebilir ama müslümanların evrime olan bakışları ile ilgili bir de anket var kitapta. Anket sonuçlarını görmenizi öneririm. Anketi yapan kurum Pew Research Center. Dini konularda araştırma yapan bir kurum. Az ileriden bu kurumla ilgili şöyle bir bilgiye ulaşabiliyorsunuz: Buradan

Kitap, sistemli bir sıra ile önce evrim teorisini Kur'andan ayetlerle reddeden fikirleri değerlendiriyor. Bu bölümde "ol der ve olur", "dünyanın altı günde yaratılması", "Hz. Nuh tufanı", "çamurdan yaratılma" gibi başlıklar altında ayetlerin evrimle çelişmediği anlatılıyor. İkinci bölümde ise "Kur'anda evrim teorisi anlatılıyor" diyenlerin gösterdiği ayetler değerlendiriliyor ve Kur'anda evrim teorisinin anlatılmadığı gösteriliyor. Yani, nasıl bakarsan bak Kur'anda evrimi anlatan bir ayet bulamayacaksınız diyor. Peki, ne öneriyor? Yazar, sözü bağlarken müslümanlara mutlak bir teolojik agnostisizm (bilinemezcilik) önerdiğini söylüyor. Yani, evrim konusunda ileri geri konuşmanıza gerek yok. Bu konu bizim kutsal kitabımızda yok. Bu nedenle imani bir mesele değil. Okuyun, araştırın, inceleyin, değerlendirin, tartışın ama bu meseleyi iman-inkar noktasına getirip abartmayın diyor. Kur'an bir meselede bir şey söylemediyse, bir imada bulunmadıysa müslüman biri, varoluşun alternatifleri arasına neden evrimi koymasın ki diye de soruyor? Çünkü okurken göreceğiniz gibi evrime inanmak Caner Hocayı rahatsız eden bir şey değil. Hatta hoca, varoluşu anlatan pek çok şey içinde evrimin en sevimlisi olduğunu bile ifade ediyor. Öyle ki; Ebu Leheb gibi bir karakterle aynı gezegende yaşamak rahatsız etmiyor da bir maymunla akraba olmak mı rahatsız edecek? diyerek farklı bir bakış açısı sunuyor. Takdir aziz okurun. 

Kitap, sinir sisteminizi yavaş yavaş geren bir atmosferde akıyor. Sayfalar ilerledikçe ateşiniz yükseliyor ve ağır ağır ısınan buharlı bir ütü gibi hissediyorsunuz. Yazar evrimle ilgili görüşlerini açıkladıkça kulaklarınız ve burnunuzdan dumanlar çıkmaya başlıyor. Çünkü okuduklarınız uzun zamandır bildiğiniz şeylerden çok başka. Yazar, hiç gözünüzün yaşına bakmıyor. Bir sağa bir sola kroşelerle kitabı tek solukta bitiriyorsunuz. Çarpıcı ve motive edici. Kitap bittiğinde ise evrimle ilgili okumalarınızı gözden geçirmeniz gerektiği kanaatine varıyorsunuz. Çünkü bir şeye itiraz etmek için onun imkansız olduğunu ispatlamanız gerekir. Çalışmak lazım.  

Kitapta kısa tutulmasından rahatsız olduğum iki konu var: Birincisi Sosyal Darwinizm. Bu konu sanki yüzeysel geçilmiş gibi. Burada evrimin sosyal yaşama yansımaları yalnızca Hitler üzerinden bir örnekle açıklanmış. Keşke Amerika'nın yapıp etmeleri ve günümüzün vahşi kapitalistlerinin yaptıkları da somut örneklerle anlatılmış olsaydı. Böylece evrim teorisi ile Sosyal Darwinizm arasındaki fark daha net görünür hale gelirdi. İkinci konu ise Allah'ın varlığının evrimden bağımsız bir durum olduğunun anlatıldığı bölümler. Burası biraz daha ayrıntılı olabilirdi. 

21. yüzyıldayız ve insanın buraya nasıl geldiğini anlatan hakikatli bir bilgiye sahip değiliz. İnsanlık tarihi bu soruya ikna edici cevap vermiş bir faniye henüz tanıklık etmedi. Elimizde; büyük annemizin bir şempanze olduğunu söyleyen evrim teorisi, cennetten ya da dünyadaki bir bahçeden kovulduğumuzu söyleyen ama nasıl çoğaldığımızı anlatmayan ayetler ve uzaydan geldiğimizi iddia eden NASA çalışanlarının tahminlerinden oluşan bir kaç seçenek var. Allah'a ve ahiret gününe olan imanımız ise yanı başımızda duruyor. Belkide bin yıllardır süren ontolojik yalnızlık hissimizin sebebi bu köken bilgisinin eksikliğidir.😊 Net bildiğim bir şey varsa o da ömrümün "buraya nasıl geldik?" sorusuna verilen cevabı görmeye vefa etmeyeceği. Bu nedenle gelecek bin yılda bu soruya cevap bulacak türdaşlarımı da şimdiden tebrik ediyorum. Başarınızın tadını çıkarın. 


Hazır Caner Hoca'dan söz açılmışken "İslam Dininde Kötülük Problemi" konulu bir çalışma beklediğimizi de hatırlatalım. 



     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder