İnsan doğasıyla
tarihin hiçbir döneminde bu kadar oynanmamıştı. İnsan gibi kokma şansımız bile
elimizden alınıyor. Düşünebiliyor musunuz, eğer bu şampuanı kullanırsanız
özgüveninizin yükseleceği söyleniyor. Ya da önerdikleri siteden alışveriş yaparsanız arkadaşlarınız arasındaki saygınlığınızın artacağını iddia ediyorlar. Böyle bir devri insan türü daha önce yaşamadı.
Birkaç zaman önce
tereyağının aslında kalp damar problemlerine yol açmadığını itiraf ettiklerinde
çok sevinmiştim. Hatta bırakın kalp sorunlarına yol açmasını, kalbe iyi bile
geliyordu. Tereyağı açıklamasından hemen önce de aynı bilimsel ağabeyler, çok
su içmenin bilinen bir faydası yok demişler ve eklemişlerdi: Çok su içmenin
cilt güzelleştiren, kilo verdiren bir etkisi yoktur. Geçenlerde ünlü bir kalp
damar uzmanımızda yıllardır yumurta yemeyi yasakladığı hastalarından özür
diledi. Yumurtanın pek bir zararı yokmuş. Dünde gazetelerde o çok “hücre
yenileyici” antioksidanların pek işe yaramadığı açıklaması yapıldı.
Araştırmacılar, antioksidan ihtiva eden birçok krem ve vitamine boşuna avuç
dolusu para harcandığını belirtti. İngiliz uzmanlar, genç görünmek uğruna
kremlere ve vitamin haplarına para harcamak yerine, sağlıklı beslenmeye
çalışmanın ve spor yapmanın daha mantıklı olduğunu bildirdi.
BBC ve Daily Mail'in haberlerine göre, University College London'dan Dr. David
Gems'in araştırması, yaşlanmayla mücadelede antioksidanların anahtar rol
oynadığına dair yaygın inanışı çürüttü. Bu konudaki, 50 yıl öncesine dayanan
teori, doku ve hücrelerin, gıda enerjiye dönüşürken ortaya çıkan tehlikeli
oksijen molekülleri olan serbest radikallerin saldırısı altında bulunduğunu öne
sürüyordu. E ve C vitaminleri gibi antioksidanların bu saldırıları püskürttüğü
ve böylece yapılan tahribat miktarını azalttığına inanılıyordu. Bu teori,
milyonlarca insanın vitamin takviyesi almasına ve antioksidan temelli muazzam
bir kırışık önleyici krem pazarının oluşmasına yol açtı.
Yaşlanma biyolojisi uzmanı Dr. Gems'le ekibi, insanlarla birçok geni paylaşan
iplik kurtları üzerinde yaptıkları araştırmada serbest radikaller teorisinin
doğru olmadığını saptadı. Ömürlerinin çok kısa süreli olması sayesinde bilim
adamlarına uzun dönemli değişimler hakkında fikir veren iplik kurtları,
bedenleri fazla serbest radikalleri öldürecek şekilde genetik değişikliğe
uğratıldı. Ancak genetik değişime uğratılmış iplik kurtlarının yaşamlarının
diğerlerinden uzun sürmediği görüldü. ABD'de fareler üzerinde yapılan bir
araştırmada da aynı sonuca ulaşılmıştı.
Gems, "Aslında yaşlanmanın temel mekanizması hakkında pek de bilgimiz
yok." dedi. Yaşlanmayla ilgili serbest radikaller teorisinin 50 yıl
boyunca bir bilgi boşluğunu doldurduğunu, ancak delile dayanmadığını ifade eden
Gems, "Bu şu anlama geliyor. Yaşlanmayı def etmek umuduyla E veya C
vitamini alıyorsanız, bu doğru değil." diye konuştu. Genes&Development
dergisinde yayımlanan araştırmada, bununla birlikte antioksidan içeriği bulunan
yeşil çayın yararlı olabildiği, çünkü yeşil çayın sadece serbest radikallere
karşı değil, başka saldırganlara karşı da koruma sağlayan unsurlar içerdiği
belirtildi.
İyi bir sinema takipçisi
iseniz son dönemde çevrilen pek çok filmde, insan türünün biyolojik değişime
uğrayacağından, vahşileşeceğinden, kullanılan birtakım kimyasalların insan
türünü yok edeceğinden ve sağlıklı kalanlarla, değişime uğrayanların bir var
olma savaşı vereceğinden haberiniz vardır. Bu tip senaryoları Hollywood’un
yaşadığı orijinal senaryo sıkıntısına bağlayabileceğiniz gibi bir gelecek
öngörüsü olarak da değerlendirebilirsiniz. Veya 1980 lerin başında bir
Amerikalı parlamenterin elindeki 500 mili litrelik kaynak suyunu kafasına
diktikten sonra “eğer dünyanın geri kalanı da bizim kadar su içmeye başlarsa, dünyanın sonu yakındır” mealindeki sözlerinden hareket ederek,
dünyanın tek tüketicisi onlar olmalı noktasında da gelebilirsiniz. Yaşanan su
savaşları, israfa dayanmış gıda ekonomisi, tükenen toprak kaynakları
bağlamından olaya bakarsanız da dünya çapında bir değişime neden olamazsınız
ama kendi çapınızda aktif olursunuz.
Bilim, kendi kendini
imha etmeye devam edecek. İnsanın doğal haliyle var olan güzelliğini
kamçılamaya devam ettikçe de her gün yeni bir itirafla karşımıza çıkacak. Bir
gün çıkacak dünyaca popüler anti-depresanların hiçbir işe yaramadığını
söyleyecek, bir gün çıkacak en doğal gıda kaynaklarının içine turp sıkılıp
önümüzü getirildiğini söyleyecek, bir gün çıkacak yoğurdun bozulmadan 1 ay
raflarda kalabilmesinin çok sağlıksız olduğunu söyleyecek, bir gün çıkacak
mükemmel sindirim sistemlerimizin 2 hafta o üründen yemeye devam edersek iflas
edeceğini söyleyecek, bir gün çıkacak kadınların kullandığı kozmetik
ürünlerinin insanı mahveden bin bir özelliği olduğunu söyleyecek, bir gün
çıkacak ders çalışmak için uygun şart diye bir şeyin olmadığını insanın her
şartta başarılı olabileceğini söyleyecek ve bir gün diyecek ki;
Komünizmin babası
Marx, hiçbir şey düşündüğü gibi sonuçlanmadığı için üzgündür. Artık beli
bükülmüş bir ihtiyardır. Devlet radyosuna gelir ve kapıdaki güvenlik
görevlisine radyoya girip, dinleyicilere bir şey söylemek istediğini ifade
eder. Kapıdaki görevli tanımadığı bu hacı amcayı önce içeri almaz ama sonradan
Marx olduğunu öğrenince hemen içeri alır. Marx radyo mikrofonuna eğilir ve
şöyle der: "Dünyanın bütün işçileri özür dilerim!"
Bir gün insan
doğasıyla oynayan şirketler aynen Marx üstadımızın yaptığı gibi yapacaklar. Karşımıza
çıkıp aslında insani olan ne varsa hiç birinin bir zararı olmadığını bize
itiraf edecekler. Bizden özür dileyecekler ama çok geç kalmış olacaklar.
Bu yazıyı niye yazdım?
“hocam ne yapsam olmuyor, bana ders çalışma potansiyelimi arttıracak bir şey önerebilir
misiniz? Bir arkadaşım kullandığı ilaçtan bahsetti siz ne dersiniz, ya da ne
yersem zihnim açılır? Paralelinde gelen bir mailden dolayı yazdım. Mozart
dinletilen bir grup deneğin, müzikten hemen sonra IQ seviyelerinin artması ile
ilgili deneyi duymuşsunuzdur. Ben de zihnim açılsın diyen arkadaşlarımıza
inadına NİHAT DOĞAN dinlemelerini öneriyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder