11 Şubat 2016 Perşembe

Bir Gün Değil, Her Gün Sevgililer Günü Olsun !

Medya marifetiyle besleyip palazlandırdığımız ve sonrada el birliği ile "çok mühim günler" başlıklı listede kurban ve ramazan bayramından hemen sonraya yazdığımız sevgililer günü geldi çattı. Ne kadar bahtiyar olduğumuzu konuşmaya gerek yoktur sanırım? 

Şimdi oturup uzun uzun kapitalist dünya düzeninin akıl sağlığımızla nasıl oynadığı hakkında yazmayı yersiz buluyorum. Hem sıkıcı da olur. Yaşadığımız şey kelimenin tam anlamıyla "tecavüzün kaçınılmaz" olduğudur Nokta. Sen istediğin kadar "bunlar batı adeti, bizimle ne ilgisi var böyle günlerin?" deyu bağır çağır. Anadolu'nun kalbi olan Yozgat'da bile Sevgililer Günü kutlanmaktadır. Yozgat diyon ne diyon? Yozgat gibi yerde kutlanan sevgililer günü, Ankara'da, İstanbul'da kutlanmaz mı? 

Bu nedenle sevgililer günü kutlamalarının gereksizliğini vurgulamak yerine, hem kafama takılan bir kaç soruyu sormak hem de bu özel gün ekseninde yaptığım bir iki tespitimi paylaşmak istiyorum. Yoksa zevk almaya başladık bile mi demeliydim?

1.  Sevgililer Günü neden kızların, erkeklere kıyasla daha özel, daha önemli olduğu ve daha fazla hatırlandığı bir gün olmak zorundadır? Neden önce kızların hatırlanması gerekmektedir? Erkek sevgililer de kızlar kadar hatırlanmalı değil midir? Bu sömürüye birileri dur demelidir. Uyarmadı demeyin erkekler. Sizin de trip atma hakkınız vardır.


2. Sevgilisi olsun olmasın, bugüne kadar neden hiç bir kız çıkıp da "böylesi salak günlerin" gereksizliği üzerine bir demeç vermemiştir? Tam tersine neden sevgililer gününde bütün kızlar "çok pahalı bir arsayı ucuza kapatmış emlakçı gibi avuçlarını ovuşturmakta ve hınzırca gülmektedir?"

3.  Çiftlerin birbirine aldıkları hediyelere bakıldığında, kadınlara alınan hediyelerin daha dikkat çekici olduğu görülmektedir. Gariban erkekler, %80 pamuk, %20 oranında polyester malzemeden yapılma çorapla mutlu olurken, kadınların hediyeleri hep altınbaşak, atasayar ve zen gibi kuyum sektörü ile ilgili olmaktadır. 6'lı fincan takımı, blendır, tost makinesi gibi yaşamı kolaylaştıran aletler ille de annelere mi layık görülmelidir? Bu noktada geçtiğimiz senelerde eşine sevgililer günü hediyesi olarak "sağmal inek" alan romantik adam hatırlanmalı, zekası önünde saygı ile eğilmelidir. Adamın eşi ise bu durum karşısında burun kıvırmamış, beyinin kendisini ne kadar sevdiğini düşünerek mutlu olmuştur. 

4. Sevgililer Günü'nün yurt çapında bir teyakkuz haline dönüşmesinden dolayı artık TBMM bu özel güne bir el atmalıdır. Tez elden meclis toplanmalı ve Sevgililer Günü tatil yapılmalıdır. Çünkü bu özel günün teorik olarak 1 Mayıs'tan farkı yoktur. Hatta sevgililer gününün perşembe gününe denk geldiği senelerde tatil, hafta sonunu da içine alacak şekilde uzatılmalıdır? Haksız mıyım allasen? 

5. Yapılan araştırmalara göre dünya üzerinde ayrılıkların en çok yaşandığı tarih 14 Şubattır. Sevgilisi tarafından unutulan, ihmal edilen, hediye alınmayan, yemeğe çıkartılmayan ve alınan hediyeyi beğenmeyen nice kadın/kız, hızla ilişkisini gözden geçirmektedir. Yaşadığı bu değersizlik duygusu nedeniyle, uzun süredir içinde tuttuğu sözcükleri bir anda seslere dönüştürmekte ve "bu öküzle benim ne işim var!? sorusu etrafında yoğunlaşan sesler hızla atmosfere karışmaktadır. Akabinde çıkan kavgadan mütevellit canım aşklar/flörtler sona ermektedir. Bu durum daha ne kadar devam edecektir? Emek verilmiş, büyütülmüş ilişkiler bir 14 Şubat ihmalkarlığı yüzünden heba olup gidecek midir? Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı acaba görevinin başında mıdır?

6. Sevgilinle yemek yediğin yerin her zaman lüks restoranlar mı olması gerekmektedir Televizyonlarda neden ısrarla zenginlerin sevgililikleri gösterilmektedir? Lüks restoranlarda sevgilisine yemek yediren zengin adam tipi neden ısrarla pohpohlanmakta, parlatılmaktadır? Fakirler, orta halliler bugüne özel bir yemek programı yapamaz mı? Sevgililer Gününde parası olmayan biri, pidenin içini evde yapıp ortasına kıyma ile kalp şekli kondursa zenginlerinkine benzeyen bir romantizm seviyesi yakalanmış sayılmaz mı? 

7.  Sevgililer Günü ile keman arasında kurulan zoraki bağlantı, neden bu topraklarda saz ile kurulamamaktadır? Saz, kemana göre aşkı daha içten anlatan bir enstrüman değil midir? Aşk dolu türkülerimiz kemanla mı söylenmektedir kuzum? Sevgililer Gününe özel programlar yapan mekanlar, sevgililerin başında keman çalan adamlar yerine saz tıngırdatan abdalları istihdam etseler daha iyi olmaz mı?

8. Sünnet olmak, cerrahi bir olaydır ancak konu komşu gelir, altın takar. Mana boyutu bir kenara bırakılıp aynı mantıkla bakıldığında yemek yeme işi de gastronomik bir olaydır. Ama sevgililer romantiklik olsun diye yemeğe çıkarlar. Böylesi özel ve anlamlı bir günde balık, kuzu şiş, ali nazik, patlıcan kebabı gibi Türk restorancılığını ayakta tutan şeyleri sevgiliyle yemenin romantik olduğunu düşünmek nasıl bir algı dünyasının eseridir? Bu mantıkla olaya baktığınızda sünnet olana altın takma işi, kebap yerken romantik olmaktan daha mantıklı görünmektedir. 

9. Sevgilisi olmayanlara Ramazan Bayramını ailesinden uzakta geçiren uzun yol şoförü gibi muamele yapmak da neyin nesidir? Sevgilisiz olmak, hangi engel grubuna girmektedir? Sevgilisi olmadığı için her 14 Şubatta bunalıma giren yüz binlerce vatan evladına reva görülen bu zulmün ve yarattığı travmanın sorumlusu kimdir? Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 14 Şubatlarda fazladan mesai yapmalı değil midir?






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder